Erken Gelen Oturur

Benim yaş kuşağım anımsayacaktır. Biz bir kurumu anlatmak için erken gelen oturur derdik.

Bu cümleyi duyanların hepsi, evet EGO’dan bahsediyorsun dediğinizi duyuyorum. Evet, bugün EGO’yu genel müdürü Taylan Engin Bey ile konuşacağız.

Sayın Engin, en azından bizi konuk ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Benim yaş kuşağım için EGO çok kıymetli, çok özeldi hakikaten.

Bunun yeni halini de sizinle konuşmak istiyorum. Şöyle bir soru sormak istiyorum. Bir gazeteci refleksiyle EGO’da şu aksıyor, şurada problem var, değerlendirmesini yapmak istemiyorum açıkçası.

Şu iltifatı da baştan yapayım. Sizi çok eskiden beri tanıyorum. Benim için Türkiye'de ulaşım meselesinde beş kişi say deseler, bu beş arasında sizi kesinlikle koyarım.

Hem ulaşımı meselesini hem kenti, hem akademik kimliğinizle, hem pratikte yaşadıklarınızla, hem yerel yönetim deneyimlerinizle yakından izledim. Siz bir Ankaralı kimliğiyle dışarıdan baktığınızda EGO ilişkisini tarif etmeksizin bu kurumu nasıl sorgulardınız? Hangi olumsuzlukları öne çıkarırdınız?

Sizi misafir etmekten de mutluluk duyuyoruz. Egoya dışarıdan bir gözle bakmamı istediniz. Egoya dışarıdan bir gözle baktığımda belediye ve EGO tarafını tamamen unutarak ilk gözüme çarpan aslında otobüslerin mevcut durumu. Şehre daha önce geldiğimde, burada görev yapmadan önce gözüme takılan, benim içimde bir sorun olan konu otobüsler meselesi. Otobüslerin eskiliği, temizlik sorunları çok sık gözüme çarpan bir sorun.

Bunu bir eleştiri olarak kesinlikle ortaya koyabilirim. Metro istasyonlarımızın iç düzeniyle ilgili bir eleştiride de bulunmam mümkün. Çünkü yapılar, özellikle Ankaray tarafı Sayın Murat Karayalçın'ın yaptığı dönemdeki şekliyle kalmış durumda.

Dolayısıyla orada bir revizyona, görüntünün yenilenmesine ihtiyaç var. Onu yine bir kent sahihliği olarak değerlendirirsem bir sorun olarak görüyorum. Bunun dışında tabii bir de daha eskisini bilmediğimden de kaynaklı olabilir ama bir EGO kimliği, EGO isminin geri planda kaldığına dair bir endişem var.

EGO’yu daha iyi bahsedilir hale getirebilmek gerekir diye düşünüyorum. Daha da fazla eleştirmeyeyim kendimi.

Belki de Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bütünüyle ilgili bu değerlendirmeyi yapmak mümkün. Evrensele yaklaşma noktasında, daha modern algılanma konusunda, refahın arttırılması noktasında sizin en azından sosyal medyada izlediğim çabalarınız var. Bir yandan Avrupa Birliği ile ilişkiler içinde onlarla birlikte geliştirdiğiniz bir yığın proje var.

Bunların somut sonuçlarını elbette göreceğiz diye düşünüyorum. Bunların bir hazırlık süreci olduğunu düşünüyorum. En azından biz Ankaralılara belki kısa, orta, uzun vade diye tanımlanacak bir biçimde bizi heyecanlandıracak ne projeler olacak hocam?

Soruya gelmeden önce bir önceki soruyla da bağlantılı olması açısından bu bahsettiğim otobüslerin mevcut durumu, temizlik, hijyen sorunu ile ilgili; tabii ki Ankaralı olarak şehirde dolaşırken kendi gözüme çarptığı gibi bunun sorumluluğunu taşıyorum. Bu alanda da gerçekten harekete geçmiş durumdayız.

Hem bölge garajlarımızda, bölge çalışma alanlarımızda yenilenmeye gidiyoruz. Hem de araç filomuzu gençleştirmek için hazırlık aşamasındayız. Yaklaşık 3 ay gibi bir süredir ben genel müdürlük görevini henüz üstlenmiş durumdayım.

Tabii böyle bir çalışmanın her aşamasını oturtmak, gerçekleştirmek kısa bir sürede mümkün olmuyor. Ama şundan kesinlikle emin olabilirsiniz. Bu sorunların hepsini gidip yerinde tespit ediyoruz.

Burada oturan bir genel müdür olmaktansa, haftanın 2-3 gününü sahada, bölgelerde geçiren, toplu taşımada zaman geçiren bir genel müdür olmaya çalışıyorum. İş yerimi haftada en az bir gün toplu taşımayla geliyorum. Ve bu sorunları kendim gözlemleyip, çözümlerini arkadaşlarımla birlikte konuşuyoruz, kararlaştırıyoruz.

Bu anlamda bu geçtiğimiz son üç ayda hem başkanımız sayın Mansur Yavaş'ın da vizyonu çerçevesinde filo yenileme çalışmalarına devam ediyoruz. Bu kapsamda en son gelen doğalgazlı Mercedes otobüslerimiz vardı. Filomuza bunların üstüne son üç ayda 32 adet daha yeni araç kattık. Ve yine Sayın Başkan Yavaş'ın seçim döneminde söz verdiği filomuzu gençleştirme, yenileme sözüne de uygun bir şekilde bir plan çalışması yaptık.

Hedefimiz şu; her sene 100’ün altına düşmeden 200 civarında alım yaparak filo yenileme çalışmamıza devam edeceğiz. Böylelikle biraz önce benim bir yolcu olarak şikayet ettiğim sorunu gidermiş olacağız.

Tabii şunu da söylemek lazım, gönül her şeyi yapmak ister, çok hızlı yapmak ister ama kısıtlı kaynakları yönetiyoruz. Ülkenin ekonomik durumu belli, belediyelerin gelirleriyle ilgili yaşadığı sorunlar belli iken tabii ki bu hizmetler kısıtlı kaynakları en doğru şekilde kullanarak mümkün. Bunu da dikkate alarak 5 yıllık vadeye yaydığımız bir programla hareket ediyoruz.

Programı doğru bir mantıkla ilerletebilmek için de saha ziyaretlerine başladık. Mesela bu dönem Çubuk ilçesinden başladığımız ilçe ziyaretlerine, Beypazarı'yla Etimesgut'la devam ediyoruz. Hatta şimdi mahalleye çevirdiğimiz köylerimizde de ulaşım problemi yaşanmaya başlıyor. Bunları çözmek için çalışıyoruz.

Biliyorsunuz depremden sonra Ankara'da gerçekten yoğun bir hareketlilik oldu. Dolayısıyla ulaşım ihtiyacımız artıyor. Bugün 1910-1915 araçla sahaya çıkabilir durumdayız.

Ama bu yeterli değil. Bir yandan özel halk otobüsleriyle ilişkilerimiz var. Özel halk otobüslerini ayakta tutarak filo yenileme ile yetişemediğimiz alanları bu şekilde toplamaya çalışıyoruz.

Ama bütün bunların önünde en çok değer verdiğimiz konu da şu. Vatandaş bizden ne istiyor? Bu ilçe ziyaretlerini bunun için yapıyoruz. Yerinde dinliyoruz.

Bu dönemin gerçekten farklı bir çalışması, metodumuz da şu. Gidiyoruz, dinliyoruz gittiğimiz her yerde söz veriyoruz.

Dört ay sonra tekrar geleceğiz. Taleplerinizden hangilerini karşılayabildik? Hangilerini niçin karşılayamadık? Bunun sorumluluğuyla gelip bunu ifade edeceğiz diyoruz. Bütün çalışmalarımız da bu temele, bu verilere dayandırarak ilerliyoruz.