EGO Genel Müdürü Taylan Engin ile röportajımıza devam ediyoruz. EGO için en önemli sorulardan, sorunlardan devam ediyoruz.
EGO’da belki de en önemli konu bizim burada çalışanlarımız. Sonuçta biz Ankaralılara hizmeti sürücülerimizle, temizlik görevlilerimizle, vatmanlarımızla, güvenlik görevlilerimizle veriyoruz.
Bu görevliler sahada EGO’nun vatandaşla buluştuğu yüz oluyor. Onların bazı eksikleri var. Bu eksikleri tamamlamak için büyük bir gayret içindeyiz.
Özellikle otobüs hareket noktalarımızın yenilenmesi, şoförlerimizin gün içinde yoğun çalışan, neredeyse boşluksuz çalışan şoförlerimizin bir 5-10 dakikada olsa oturup bir çay içebilecekleri, lavabo ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri alanlar oluşturmak üzere çalışmalarımızı yaptık.
Kadın çalışanlarımız var bizim, kadın şoförlerimiz var. Sayılarını artırmaya çalışıyoruz. Onların da ihtiyaçlarını karşılayacağız.
Şu an 40 tane kadın şoförümüz var. Bu arada şoför sayısının düzenini takip etmek çok zor. EYT'den sonra sürekli emekli olan şoförümüz oluyor.
Dolayısıyla dünkü rakamımızla bugünkü rakamımız tutamayabiliyor. Ama onların ihtiyaçlarını da karşılayacak çözümler hazırlıyoruz. Kadın şoförlerimiz, kadın vatmanlarımıza bu konuda gerçekten çok güveniyoruz. Güler yüzle hizmet ediyorlar. Diğer arkadaşlarımıza örnek oluyorlar. Dolayısıyla bu alana da eğildik.
Yine malumunuz elektronik ücret toplama sisteminde bir değişime gidildi. Yaklaşık 10-11 yıldır çalışan bir sistem vardı.
Ve türlü sorunları vardı. Tek tek detayına girmiyor ama gelir kayıplarına yol açan, vatandaşın kaybına yol açan sorunları çok sık yaşanmaya başladığı için bir sistem değişikliği kararı alınmıştı. Bu benden önce alınmış bir karardı.
Ancak geçişini yapmak bana nasip oldu. Geçişler her zaman sancılıdır, büyük sorunludur. Türkiye'nin pek çok kentinde de bu yaşandı daha önce.
Biz Ankara olarak, EGO olarak bunu gerçekten hafif hasarlarla geçirebildik.
Yanılmıyorsam birkaç gün önce de anons edildi. Cumhuriyet Halk Partisi belediyeler arasında, hatta biraz refahın paylaşılması noktasında bir kart uygulaması olacak. Yani Zonguldak’ta yaşayan biri de Ankara'ya geldiği zaman EGO hizmetlerinden, otobüslerden yararlanabilecek aslında. Bu da müthiş bir devrim sayılabilecek bir çaba. Buna uygun mu bu altyapı?
Altyapımız uygun. Aslında diğer şehirlerde de uygun altyapılar var. Ancak buradaki sorun, her bir kartın bağlı olduğu ve ücretini ödendiği farklı alanlar var. Bunlar arasındaki finansal alışverişi düzenleyecek bir yazılım, programa ihtiyaç var.
Bunun çalışması yapılıyor. Ama tabii dünya değişiyor, teknoloji gelişiyor. Artık cebinizdeki kredi kartı, temasız kredi kartı ya da cep telefonunuzun NFC özelliğiyle her yerde kartınızı kullanabiliyorsunuz.
Bunların hepsi bir teknolojik gelişme. Ama bizim Ankara için daha çok önem verdiğimiz, yine önümüzdeki dönemin projesi olarak da söyleyebileceğim, araç içinde güvenli yolculuk kısmı var. Yani araç içindeki kameralarımızın anlık çalışması, bir takip merkezi oluşturarak bunları anlık görebilmemiz, uzaktan müdahale edebilmemizi sağlayacak bir teknoloji yatırımı yapıyoruz.
Bütün araçlarımızda yılbaşına kadar bu teknolojik donanım gerçekleşmiş olacak. Böylelikle yolcularımızın herhangi bir şikâyeti olduğunda, bir kusur olduğunda anında görebileceğiz.
Tabii bunların yanı sıra başka ne var? Bunlar bizim sahada yaptığımız işler. Bir yandan metro hatlarımız var.
Şu an Mamak metrosu diye bildiğiniz, daha önce ihaleye çıkıp iptal edilen. Şu an tekrar ihaleye çıkıyoruz.
Zannediyorum bu ayın sonunda. Bu sefer teklifler gelecektir diye umut ediyorum.
Seçim öncesi bu tip sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu sefer iyi bir ihale süreciyle bu sonlandırılacak. Dolayısıyla Mamak metrosu inşaatına başlanacak.
Yine şu an Ulaştırma Bakanlığı'nın altyapı yatırımları genel bir bölümde bekleyen 3 adet metro projemiz var. Onay sürecinde. Sayın Genel Müdürümüzle birlikte de görüştük.
Bunların ufak tefek revizyonları var. Dolayısıyla çok yakın bir zamanda, ben 2025'e de sarkacağını sanmıyorum, 3 yeni projemizin de olurunu almış olacağız. Bunlar da Koru -Yapracık bağlantısı, Bağlıca, Dikmen hatları.
Bütün Ankara'nın da bence beklediği aslında. Kesinlikle. Hatta bizim için bir öncelik. Onu da söyleyeyim. Bunların bir an önce devreye sokulması gerekiyor. Tabii bir yandan bunlar için finans çalışması yapıyoruz.
Biliyorsunuz büyük yatırımlar bunlar. Belediyenin öz kaynaklarıyla yapılabilecek yatırımlar değil. Hem ulusal hem de uluslararası finans arayışlarımız da var elbette. Ankara Büyükşehir Belediyesi kredibilitesine güvendirdiği gerçekten yüksek bir belediye.
Yakın bir zamanda önceki EGO genel müdürlerimizi davet ederek bir EGO'nun gelecek vizyonu beraber konuşmak istiyorum. Onları davet ederek bir toplantı yapacağız. Onların fikirlerini alacağım.
Çünkü hepsinin Ankara ve EGO üzerine benden daha fazla deneyimi var. Yine orada bir ortak çalışma masası oluşturmaya çalışıyoruz. Bir başka konumuz, malum şu an biz üç büyük şehiriz.
Türkiye'nin en büyük üç büyük şehri İstanbul, İzmir ve Ankara. Gerek İETT genel müdürümüz olsun gerek ESOT genel müdürümüz olsun oldukça büyük bir uyum halindeyiz. Uluslararası etkinliklere, fuarlara ortak katılımı sağlıyoruz.
Birbirimizi desteklediğimizi, birbirimizle irtibat halinde olduğumuzu, hizmette yarıştığımızı ama projelerde ortaklaştığımızı beyan ettik. Bunun bir göstergesi olarak da hem başkent olmamız sebebiyle hem benim bu alanda daha tecrübeli olmam sebebiyle diyelim. İlk toplantısını Eylül ayında Ankara'da yapacağımız bir toplu ulaşım çalıştayıyla kamu kaynaklarını verimli kullanılmasıyla bir çalışmamız olacak.
Söyleşiyi şunu söylemeden bitiremeyeceğim. Ankaralılar bilirler. Yine başta söylediğim gibi benim kuşağım bilir.
Bu otobüslerin, hatta bunun boynuzluları vardı. Onun için de otomatik kapının orada şey yazardı “Dikkat, otomatik kapu çarpar” yazardı. Hiç unutmuyorum bir sürü Ankaralılar anımsayacaktır.
Biraz sessiz ve derinden gelen bir şey gibi hissediyorum. Böyle bir dip dalgası gibi hissediyorum. EGO'daki değişimi, dönüşümü.
Böyle bam diye ortaya çıkacak ve en azından hizmetlerinizi satın alanlar açısından bir kolaylık başlayacak diye hissediyorum.
Ama bir ekleme yapmak istiyorum. Biz de belli aralıklarla bunu yapabilirsek, benim de bu söylediklerimin sağlamasını yapmış oluruz. Geçen bir söyleşide bunları söylemiştik, “nereye geldik?” kısmının sorulmasından da çok memnun olurum.
Ben de zevkle yaparım. İzleyicilerimiz de bundan müthiş keyif alırlar diye düşünüyorum.