Tesla: Geleceği Gören Adam
Tesla, sadece bir mucit değil, adeta bir vizyonerdi. Döner manyetik alan, AC motorlar, kablosuz enerji iletimi, radyo… Bugün hayatımızın ayrılmaz parçası olan teknolojilerin ilk nüveleri onun kafasında parladı. Fakat Tesla, bir yatırımcı ya da politikacı kadar stratejik değildi. Patentlerini satarak ya da iptal ederek birçok kez kendi potansiyel servetini elinin tersiyle itti. Onun gözünde para bir araç, fikirler ise amaçtı.
Edison: Kapitalizmin Usta Oyuncusu
Edison, Tesla’nın tam karşısında duruyordu: üretken, pragmatik ve ticari zekâsı yüksek bir girişimci. Menlo Park’ı bir buluş fabrikasına çevirdi, patentlerini sistemli şekilde korudu ve pazara sundu. Sonuçta Edison, hem zenginleşti hem de adını endüstriyel devrimin parlak yüzüne kazıdı.
Akım Savaşları: Teknolojinin Çatışması
1880’lerde başlayan “akım savaşları” döneminde Edison doğru akımı (DC), Tesla ise Westinghouse’un desteğiyle alternatif akımı (AC) savundu. Edison’un kamu önünde AC’yi “tehlikeli” göstermek için hayvanlara elektrik verdirerek şovlar düzenlemesi, bu mücadelenin ne kadar acımasız bir PR savaşına dönüştüğünü gösteriyordu. Fakat sonunda Tesla kazandı: Niagara Şelalesi’ndeki dev santral AC motorlarla Amerika’yı aydınlattı.
Yalnız Deha ve Trajik Son
Zaferi kazanmasına rağmen Tesla’nın hayatı giderek karardı. Ömrünün son yıllarını New York’ta bir otel odasında yalnız, çoğu zaman borç içinde geçirdi. 1943’te öldüğünde ardında dolup taşan defterler, çizimler, henüz hayata geçirilmemiş fikirler bıraktı. Ölümünden hemen sonra FBI’ın belgelerine el koyması, “Tesla ortadan kaldırıldı” söylentilerini daha da büyüttü.
Bugünün Teknoloji Devleri ve Tesla’nın Gölgesi
Bugün teknoloji dünyasının devleri –Musk, Bezos, Zuckerberg, Altman– Tesla’nın o yalnız otel odasındaki halini tersine çevirmiş gibiler: milyarlarca dolarlık servetler, küresel şirket imparatorlukları ve kitleler önünde birer popüler kültür ikonuna dönüşmüş haller. Fakat belki de Tesla’nın asıl mirası, serveti değil; tek bir insanın dünyayı değiştirecek kadar güçlü bir hayale sahip olabileceği gerçeği. Onun yalnızlığı, bize teknolojinin insani bedelini hatırlatıyor: Bir vizyon uğruna bütün bir ömrü, hatta akıl sağlığını vermek.
Ve belki de bugün, elektrikli otomobillerden yapay zekâya kadar tüm bu ilerlemeler, Tesla’nın gölgesinden geçerek bize ulaşıyor. Edison sistemi kazandı ama Tesla hayranlığı hâlâ gönüllerde yaşıyor. Bugünün mucitleri Tesla’nın düşlerini ürünleştirdikçe, o Niagara’nın suları gibi çağların üzerinden akıp gelen bir sesi duyuyoruz: “Dünya, parlak zihinlere aittir.”