DİKMEN VADİSİ: VADİDE YENİ HAYAT

Abone Ol

Dikmen Vadisi, Ankara’nın yalnızca bir kentsel dönüşüm projesi değil, bu ülkenin ilk büyük dönüşüm laboratuvarıdır. 1989’un sonu, 90’ların başında, Türkiye’de henüz “kentsel dönüşüm” diye bir kavramın bile konuşulmadığı bir dönemde başlatıldı. Ne yasası vardı, ne yönetmeliği, ne de tecrübesi… Ama Ankara bir ilki yaşadı.

Gecekondu Kapılarında Başlayan Yolculuk

O yıllarda projede önce danışman, sonra koordinatör, ardından projeyi uygulayan kurumun genel müdür yardımcısı olarak görev yaptım. Bilgisayarın, cep telefonunun olmadığı bir dünyada tüm planlarımızı haritalarla, kroki defterleriyle ve en önemlisi yüz yüze konuşarak anlattık. Yaklaşık 500 gecekonduyu tek tek dolaştık; her kapıda başka bir hikâye dinledik, başka bir güven sınavından geçtik.

Bir Teyzenin Bedduası mı, Duası mı?

O günlerden birinde yaşlıca bir kadın yakama yapıştı, gözlerime bakarak dedi ki:

“Bak oğul, bu anlattıklarını yaparsanız Allah ne muradınız varsa versin. Ama yapamazsanız nimet önünüzde tazı olsun, siz de tutamayın.”

Bu söz benim için bir dönüm noktası oldu. Projedeki her adımda, her karar toplantısında, her temel atma töreninde bu cümle aklımdaydı.

İlk Dönüşümün Hikâyesi

Yaklaşık 150 hektarlık alanda uygulanan Dikmen Vadisi Projesi, Ankara’nın en iddialı projelerinden biriydi. Ekskavatörler vadideki ilk evleri yıktığında sadece taşlar değil, bir dönemin alışkanlıkları da yerinden söküldü. Ama bu bir yıkım değil, yeni bir başlangıçtı. İnsanlar, sözlerin tutulduğunu gördükçe projeye sahip çıktı. Yıllar sonra, konutların dağıtım töreninde aynı teyze sahneye çıktı. İlk anahtarı dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’nün elinden aldı. O an gözlerindeki parıltı, bütün çabamızın karşılığıydı.

Türkiye İçin Bir İlk

Dikmen Vadisi, Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm uygulamalarından biriydi ama benim hikâyem sadece burayla sınırlı değil. Meslek hayatım boyunca bu ülkenin dört bir yanında toplamda yaklaşık 40 milyon metrekarelik alanda kentsel dönüşüm projeleri uyguladım. Yine de Dikmen Vadisi’nin bende ayrı bir yeri var: Çünkü hem ilk deneyimim, hem de Türkiye’ye örnek teşkil eden bir modeldi.

İTHAF

Bu yazıyı, bir gün kapısını çaldığımda yakama yapışıp bana bedduayla dua arasındaki o cümleyi söyleyen, sonra da ilk anahtarını Erdal İnönü’nün elinden alan o yaşlı teyzeye ithaf ediyorum.