Genel

Depremin ardından çocuğun 'duygusal güvenliği' önem taşıyor

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Ayşe Mine İşler, deprem sonrası çocukların tavırlarına dair, "Aileler deprem sonrasında şuna dikkat etmeli; çocuğun fiziksel güvenliği kadar duygusal güvenliği de önemli. Fiziksel temas kurmak, sarılmak, yalnız olmadığını hissettirmek, diğer arkadaşları, komşular hep birlikte sosyal destek oluşturmak oldukça önemli" diye konuştu.

Abone Ol

İstanbul Silivri açıklarında, Marmara Denizi'nde 23 Nisan'da yaşanan 6.2'lik sarsıntıyla yeniden gündem olan depreme değinen NKÜ Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Ayşe Mine İşler, sürecin çocuklar için daha karmaşık olduğunu dile getirdi. Yetişkinlerin sergilediği tavır ve doğru yaklaşımın çocukların süreci çok daha sağlıklı şekilde atlatmalarına yardımcı olacağını aktaran İşler, "Deprem tüm yaş gruplarında farklı şekilde etkilerini gösterir. Çünkü çocukların gelişim dönemlerine göre olayları anlamlandırma biçimleri, şekilleri de değişir. O yüzden genel olarak biz 3'e ayırıyoruz aslında bu yaş gruplarını. 0-6 yaş grubuna baktığımızda burada alt ıslatma, ağlama, parmak emme gibi gerileme davranışları dediğimiz davranışlar sıklıkla görülebilir. Anne babaya aşırı düşkün olabilir, çocuk yalnız kalmaktan korkabilir. 7-12 yaş arasına baktığımızda artık daha somut düşüncelerin olduğu bir dönem. Burada ölüm korkusu sıklıkla yaşanır çocuklarda. Daha ergenliğe baktığımızda ise 13-18 yaş döneminde varoluşsal sorgulamaların çok yoğun olduğu bir dönem. Dolayısıyla burada gelecek kaygısı çok fazla artar, öfke patlamalarını görebiliriz. Tüm çocuklarda ortak görülen etki şudur; güven kaybı, kontrol kaybı ve geleceğe dönük korku. Bunlar tüm çocuklarda görülür" diye konuştu.

Deprem çocuklara anlatılmalı

Ailelerin sergilediği tutum ve davranışların, çocuklar açısından çok önemli olduğunu vurgulayan İşler, "Öncelikle depremi çocuklara anlatmamız gerekir. Yani deprem öncesinde çocukların buna hazırlıklı olması gerekir. Depremi anlatırken de somut ifadeler kullanmalıyız aslında. Yani 'Yer altındaki hareketlerin sarsılmasıdır' gibi böyle somut, basit bir açıklama yapabiliriz. Bununla birlikte 'Binalar sarsılabilir ama biz güvende olabiliriz, doğru önlemleri alırsak' şeklinde hem telkin edici hem de somut ve net bir bilgi vermiş oluruz. Tabii burada doğru zaman ve dil kullanımı oldukça önemli. Çocuğun gelişim dönemine uygun bir şekilde bunu ifade etmek lazım. Duygularına alan tanımak lazım özellikle çocukların depremi anlatırken. 'Korkma, korkulacak bir şey yok' demek yerine; 'Evet korktun, bu çok normal. Ben de korktum, bu duyguyu birlikte paylaşıyoruz ama şimdi güvendeyiz.' Hem çocuğun duygusuna alan tanımış oluruz hem de yaşadığının normal olduğunu aslında bu şekilde çocuğa aktarabiliriz" dedi.

"Çocuğun fiziksel güvenliği kadar duygusal güvenliği de önemli"

Deprem sonrasında çocuğun güvenliğine dikkat çeken İşler, "Aileler deprem sonrasında şuna dikkat etmeli; çocuğun fiziksel güvenliği kadar duygusal güvenliği de önemli. Fiziksel temas kurmak, sarılmak, yalnız olmadığını hissettirmek, diğer arkadaşları, komşular hep birlikte sosyal destek oluşturmak oldukça önemli. Bununla birlikte rutinler oldukça önemli bir yer tutuyor bu noktada. Günlük yaşam rutinlerine dönmek çocuklara hayatın aslında normal seyrinde devam edebildiğini gösterir. Bu yüzden yemek saatlerinin yeniden düzenlenmesi, uyku saatlerinin, oyun saatlerinin belirlenmesi oldukça önemli" ifadelerine yer verdi.

"Deprem görüntüleri sık sık yayınlandığı için çocuklara bunları izletmemek gerekir"

İşler, sosyal medya ve televizyonun da depremle ilgili çocuklarda olumsuz etki oluşturabileceğini kaydederek, "Bir diğer önemli nokta sosyal medya, haberler, televizyon kanalları. Burada deprem görüntüleri sık sık yayınlandığı için çocuklara bunları izletmemek gerekir. İzlemek istiyorsak da çocukların uyuduğu bir vakitte ya da olmadığı bir vakitte bunu izleyebiliriz. Çünkü ikincil bir travmaya sebebiyet verebilir bu görüntüler. Tabii aileler şuna da dikkat etmeli; deprem sonrası okula dönüş oldukça önemli okul çağındaki çocuklar için. Çocuk okula gitmek istemeyebilir, korkabilir. Bu noktada öğretmenlerle iş birliği içinde olmak, rehberlik hizmetlerini arttırmak önemli. Son olarak da aileler çocuklardaki bu davranışları gözlemlemeli. Eğer 3 haftadan, 4 haftadan uzun sürüyorsa bu noktada bir uzman desteğinden yararlanmakta fayda var" dedi.

"Deprem konusunda bilinçli olmamız ve bu tatbikatları önemsememiz son derece önemli"

Ailelerin kendi içlerinde de deprem tatbikatı yapabileceğini belirten İşler, "Tatbikatlar oldukça önemli yani deprem bilincinin geliştirilmesi çocuklarda kritik bir noktaya sahip. Hem aileler kendileri evlerinde bu tatbikatları deneyebilir. Tatbikatlardan sonra da çocukla konuşmak önemli. İşte; 'Sence bunu neden yaptık? En çok neye dikkat ettin? En çok ne etkiledi seni?' şeklinde bir bilinç geliştirmek önemli. Bununla birlikte artık okullarda AFAD eğitimi veriyor, belediyelerin eğitimleri var. Bu eğitimlerle birlikte, çök, kapan, tutun, deprem anında çocuk da bilgili olursa bilgi her zaman güçtür. Bu farkındalığa sahip olduğunda daha hızlı harekete geçirebilir. Korkusu ve kaygısı azalabilir. O yüzden ailelerin bu tarz eğitimlere de dikkat etmesi, önemsemesi gerekir. Bununla birlikte yine sosyal medyada çocukların yaşına uygun depremleri anlatan, deprem anında, sırasında, sonrasında ne yapılması gerektiğinden bahseden video içerikli eğitimler var. Bunlardan da yararlanabilir aileler. Ek olarak şu da önemli. Biz ne kadar sakin kalırsak çocuklar da o kadar sakin kalır. Çünkü bizim kaygımız çocuklara yansır aslında. O yüzden deprem konusunda bilinçli olmamız ve bu tatbikatları önemsememiz son derece önemli" diye konuştu.

Mehmet YİRUN-Mehmetcan ARSLAN/TEKİRDAĞ, (DHA)-