Deprem Bölgesinden Notlar – 2

‘Deprem Bölgesinden Notlar’ başlıklı yazımın ilkinde dönüşte yaşadığım son notlarımı kaleme almıştım, bugün de yolculuğa çıktığım...

‘Deprem Bölgesinden Notlar’ başlıklı yazımın ilkinde dönüşte yaşadığım son notlarımı kaleme almıştım, bugün de yolculuğa çıktığım lk günkü notlarımı yazarak devam edeceğim.

Ben Akdeniz bölgesine yapacağım yolculuklarımda otobanları pek tercih etmem, uzun yıllardır gidip geldiğim eski yollardan giderim ve bir nebze de olsa anılarımla yüzleşir, duygusal anlar yaşarım.

Bu kez de öyle yapmıştım ve Ankara’dan yola çıkıp, Şereflikoçhisar, Aksaray üzerinden, ünlü Hasandağı’nın dibinden geçerek Ulukışla’ya ulaşmıştım.

Ulukışla, bir çok yolculuğumuzda uğrak ve mola yerimizdi ve orada sürekli konakladığımız küçük bir kasaba lokantasında yöresel yiyeceklerle karnımızı doyurur, özlem giderirdik.

Aynı lokantada karmızı doyururken, önceden artık tanışık olduğumuz elli yaşlarındaki garson yaklaştı, eğilerek kulağıma şunları söyledi:

“Abi, Ankara’ya ne zaman döneceksiniz?”

“Babam, bir kaza geçirmiş, inşallah onun sağlığına kavuştuğunu gördükten sonra döneceğiz” diyorum.

“Kızım üniversiteyi bitirdi, diplomasını almaya gideceğim, durumum müsait değil, dönüşte bizi de Ankaraya götürür müsünüz?..”

“İnşallah” diyorum, telefonunu ve adını bir kağıda yazarak not alıyorum, “Kesinlikle unutmayacağım,” diye ekliyorum.

Ayrılıyoruz. Kafamda bin bir duygusal depreşmeler… Üniversiteyi bitiren kızının diplomasını almak için Ankara’ya gidecek maddi imkanı olmayan babanın acıları… Kesinlikle dönüşte aramaya karar veriyorum.

Adana’da hastanede acı dolu üç günlük bekleyiş, 01 Haziran perşembe akşamı babamı kabediyoruz, 2 Haziran cuma günü Osmaniye’nin Akyar köyü mezarlığında toprağa veriyoruz.

Sonrasında günlerce süren taziyeler, geleneksel toplantılar, dini ritüeller…

On beş gün kadar zaman geçiyor aradan ve dönüş hazırlıklarına başlıyoruz. Ulukışla’daki çaresiz babayı arıyorum, telefonla görüşüyoruz, Ankara’ya gidip kızının diplomasını aldıklarını ve döndüklerini anlatarak teşekkür ediyor.

Seviniyorum, rahatlıyorum, çaresiz babanın sevincine ortak oluyorum.

Ancak, bu babanın zor koşullarda Ankara’da okutarak diplomasını aldığı kızının geleceğini de düşünmeden geçemiyorum.

Her insan gibi o kızcağız da bir iş güç sahibi olabilmek, ekmeğini kazanarak kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmek için bin bir zorlukla okumuş, diplomasını almıştı ama, acaba onun bir işe yerleşebilmesi için arkasında siyasi dayanakları var mıydı?

Yazılılarda başarılar gösterecek, mülakatlarda elenmeden bir işe girebilecek miydi?..

Kendisini çaresizlikler içerisinde okutan babasının yüzünü güldürebilecek miydi?..

Allah, bu kızımız gibi tüm gençlerin yardımcısı olsun…