Çoban Mektebi: Ankara’nın Sessiz Karargâhı ve Gizli Patikası

Ankara’nın Keçiören sırtlarında, bugün restore edilmiş bir müze binası duruyor. Ziyaretçisine “Milli Mücadele Müzesi” diye kendini tanıtıyor ama duvarların hafızasında bundan çok daha fazlası var. O hafıza, bir zamanlar buranın bir “Çoban Mektebi” olduğunu, sonra kaderin onu ülkenin en kritik kararlarının konuşulduğu bir karargâha dönüştürdüğünü fısıldıyor.

Abone Ol

Okul tabelasından karargâh kapısına

Çoban Mektebi’nin hikâyesi, 1898’de tarım ve hayvancılık eğitimi vermek için başlıyor. Adı “çoban”, hedefi ise tiftik keçisini ve sof ticaretini ayağa kaldırmak. Kulağa ne kadar pastoral gelse de, bu tabelanın yerinde çok geçmeden farklı bir levha asılacaktı.

27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geldiğinde, bozkırın ortasındaki bu sağlam taş yapı gözünden kaçmadı. Şehrin merkezinden uzaktaydı, bahçesi genişti, etrafı açıktı. Kısacası hem güvenliydi hem de göze batmıyordu. Kısa sürede karargâhın kalbine dönüştü.

Halide Edip’in balkonu

Milli Mücadele yıllarında, Halide Edip Adıvar da bu binada kaldı. Üst kattaki balkonlu odasını hatıralarında anlatır: Akasya kokusu, uzaklardan gelen Çubuk Çayı’nın sesi… Fakat bu odanın başka bir sırrı vardı. Masasının altına yapılmış küçük bir bölme, gerektiğinde belgeleri saklamak için kullanılıyordu. Bu belgeler arasında Anadolu’ya gönderilecek bildiriler de vardı, İstanbul’a gidecek şifreli mektuplar da.

Patika yolun sessiz trafiği

Binanın arka tarafından Çubuk Çayı’na doğru inen dar bir patika vardı. Resmî kayıtlarda adı geçmez ama Keçiören’in yaşlıları hâlâ hatırlar. Bu yolu çoğu zaman köyün çocukları kullanırdı. Ellerinde ya da ceplerinde, küçük teneke kutular olurdu. İçinde kısa notlar, bazen gazete kupürleri…

Bu çocuklar, kimse fark etmeden su kenarındaki kavaklıkta bir taşın altına kutuyu bırakır, ya da oradan alırdı. Kimi zaman bu notlar, birkaç gün içinde Anadolu’nun başka bir köyüne, kimi zaman İstanbul’a ulaşırdı. İletişimin telgraf ve sansür kıskacında olduğu günlerde, bu patika sessiz ama hayati bir hattı.

İki kez kurtuluş

Çoban Mektebi, Milli Mücadele’den sonra uzun yıllar sessiz kaldı. 2019’daki yangında çatısı çöktü, odaları yandı. Ama 2009’da tescil edilen “korunması gerekli kültür varlığı” statüsü, onun ikinci kurtuluşu oldu. Restorasyonla birlikte bugün yeniden ayakta ve kapılarını ziyaretçilerine açıyor.

Duvarların hatırladıkları

Bugün burada dolaşırken sergilenen belgelerden çok, duvarların sessizliğini dinlemek gerek. O duvarlar, gecenin ortasında patikadan gelen ayak seslerini, balkonda bir kadının uzaklara bakan bakışını, bahçedeki ağır adımları hâlâ hatırlıyor. Ve belki de en çok, bozkırın ortasında, gözlerden uzak ama tarihin tam kalbinde atılan adımları…