Güncel

CHP Kadın Kolları'ndan "Çare Eşitlikte Çalıştayı"

Abone Ol

CHP Kadın Kolları'nın düzenlediği çalıştaya birçok akademisyen, kadın hakları savunucusu, sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Çare Eşitlik Çalıştayı'nda konuşan Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, "Partimizin kıymetli Genel Sekreteri Selin Sayek Böke’ye, Genel Başkan Yardımcılarımız, Parti Meclisi üyelerimiz, Yüksek Disiplin Kurulu üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Belediye Başkanlarımız, Kadın Kollarının MYK üyelerimiz, 81 ilimizde, CumhuriyetHalk Partimizin altıok rozetini büyük bir şerefle taşıyarak mücadelelerini sürdüren İl Kadın Kolları Başkanlarımız, ve Kadın Kollarımıza emek vermiş önceki dönem Kadın Kolları Başkanları, hepiniz hoş geldiniz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde, burada, aynı zamanda, eylemleriyle söylemleriyle mücadelelerini her daim yüksekte tutan, kadın hareketinin cesur ve değerli temsilcileriyle birlikteyiz. Bıkmadan bilgi üreten, yazıp çizdikleriyle kadına yönelik şiddetle mücadelede stratejiler ortaya koyan akademisyenlerle birlikteyiz.Her biriniz hoş geldiniz." dedi.

"Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik mücadeleyi yükseltmemiz gereken günlerden geçiyoruz" 

Ayrıca, bugün aramızda olan ve panelistlerimiz olacak olan, bir dönem Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) Komitesi Başkanlığı ve İstanbul Sözleşmesi denetim organı olan GREVİO’nun Başkanlığını yapmış olan Sayın Prof.Dr.Feride Acar’a, ve bir dönem Birleşmiş Milletler Kadının İlerlemesi Bölümü Başkanlığı ve Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörlüğü yapmış olan Prof.Dr. Yakın Ertürk’e bizimle birlikte oldukları için çok teşekkür ediyorum. Uzun yıllardır ülkemizde devam eden kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik mücadeleyi yükseltmemiz gereken günlerden geçiyoruz."

"Şiddetten öte artık bir kadın katliamının, hatta bir cinskırımın yaşandığı günler yaşıyoruz. Her gün yasta, her gün isyandayız! 25 Kasım, 1960'da Dominik Cumhuriyeti'nde, faşist Trujillo Hükümetine karşı ezilenlerin verdiği büyük mücadelenin sembol haline gelen Mirabel Kardeşlerin katledildiği gündür. Ve 25 yıl önce, 1999’da da Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi. O günden bugüne de, Mirabel kardeşler, diktatörlere, karşı direnen kadınların sembolü oldular. Ve bugün de eşitlik ve özgürlük mücadeleleri, tüm dünyanın meydanlarından, sokaklarından yankılanıyor. diye konuştu.

"Çare biziz, çare biz kadınlarız, her birimiziz" 

"Aynı 8 Mart 1857’de, New York’ta 40 bin kadın dokuma işçisinin “eşit işe eşit ücret”, “çalışma saatlerinin azalması” talebiyle başlattıkları grev sonucu 129 kadının yangında hayatını kaybedişini anmak için,8 Mart’larda kadınların dünyanın her yerinde ayağa kalkmaları gibi…Dünyada mücadelelerin öncüleri hep kadınlardı, hala öyle! Biziz adalet, eşitlik, emek mücadelesinin her daim dirençli kadınları. Kadına yönelik şiddet sadece fiziksel boyutuyla değil aynı zamanda ekonomik, psikolojik ve cinsel boyutuyla da varlığını sürdürüyor."

“Eskiden bu kadar kadın cinayeti duymazdık” diyoruz değil mi? Ama artık, bu iktidar döneminde maalesef artışı önlenemeyen cinayetleri, şiddet vakalarını biliyoruz, duyuyoruz. Kadın hareketinin büyük mücadelesi ve siyasi partilerin de her platformda desteğiyle kadınlar artık ses yükseltebiliyorlar. Yalnız olmadıklarını biliyorlar ve yaşadıklarını anlatıyorlar. Bu ülkenin, içinde bitmeyen bir gücü ve inancı taşıyan kadınları; evde, sokakta, okulda, tarlada, işyerinde, tüm kamusal alanlarda süregelen ve artan şiddete, güvencesizliğe itiraz ediyorlar. Çare nerede diye soruyorlar. Çare biziz, çare biz kadınlarız, her birimiziz." Bizler biliyoruz ki, kadına yönelik şiddet bir kader değil bir toplumsal sorundur ve karar vericilerin göz göre göre devam ettirdikleri ataerkil kararların sonucudur.Politik öncelikleriniz kararlarınızı belirler ve toplumsal sorunlar yine toplum adına aldığınız kararlar ve toplumda sağladığınız uzlaşıyla çözülür. Her gün derinleşen eşitsizliğin getirdiği kadına yönelik şiddetin çözümsüz olmadığını biliyoruz. Çare biziz, biz kadınlarız, her birimiziz."

İstanbul Sözleşmesi vurgusu

"Bunu söylerken, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bugüne kadar kabul ettiğimiz yasaların, altına imza attığımız uluslararası sözleşmelerin önemini biliyoruz. O kazanımlar için yapılan mücadeleleri de biliyoruz.Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nda bugüne kadar gerçekleşen devrim niteliğindeki değişikliklerin mimarları aramızda. İstanbul Sözleşmesini yazanlar, Mecliste partimiz adına Sözleşmesinin kabulünü onaylayanlar aramızda. 6284 sayılı kanun onaylanana kadar meclis koridorlarında geceli gündüzlü mücadele edenler aramızda."

"Ve bugün geldiğimiz noktada, onca mücadeleyle imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden, adı İstanbul ile anılan sözleşmeden tek taraflı olarak bir gecede bir kişinin kararıyla çıkmış bir ülkeyiz. Ne acıdır ki! Biz, kadına yönelik şiddete karşı evrensel bir mücadele anlayışını ortaya koyan, 4 temel prensip olan “Kadına Yönelik Şiddeti Önleme, kadınları şiddetten koruma, kovuşturma ve kurumlar arası diyalog” üzerine kurulmuş olan İstanbul Sözleşmesi’nin önemini biliyor, sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Nitekim, 4 temel prensipten birini 4448285 hattımızla Genel Merkezimizde hayata geçirmiş bir siyasi partiyiz. İstanbul Sözleşmesi, şiddet mağduru olan ve toplum tarafından savunmasız bırakılmış kadın, çocuk, yoksul, yaşlı, engelli her bir bireyin korunması için önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır."

"Kadınları güvenli bir toplumda yaşatabilecek tüm koşulları kapsayan ve çekincesiz bir şekilde bu iktidar zamanında imzalanan sözleşmeden, yine aynı iktidar %1 bile oyu olmayanların isteğiyle çekilmiştir.  Bu adımla da kadına yönelik şiddetle mücadele etmek istemediğini, devleti kadınların arkasından çektiklerini açık açık beyan etmiştir. Bugün bunun acı sonuçlarını maalesef kadın cinayetleri verilerinden görüyoruz “Tarihimizin en yüksek verilerini paylaşıyoruz” diyor kadın cinayetleri istatistiklerini, şüpheli ölüm verilerini takip eden ve yayınlayan kadın örgütleri. Biz ise, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, iktidara geldiğimizde ilk işlerimizden birinin İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmek olduğunu söylüyoruz."

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gitme irademiz var"

"Geri döneceğiz. Çünkü bizim, kadına yönelik şiddeti bitirmek için, kadınların adalete erişimini sonuna kadar sağlamak için kararlılığımız var. Bizim, eşitliği sağlama noktasında kadınlara uygulanacak pozitif ayrımcılığın,eşitlik ilkesine aykırı olmayacağının altını çizen Anayasanın 10.maddesini uygulamak için irademiz var. Bizim, Mart 1923’te, Konya’da yaptığı konuşmada “ Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.”diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gitme irademiz var."

Özel'e teşekkür

"Bu iradeyi eşitlikçi erkeklerle ortaya koyuyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararının iptali için bizlerle omuz omuza mücadele eden, Gölge Kabinemizde eşit temsili uygulayan, 2024 yerel seçimlerinde, yerelde kadın temsil oranlarını 2 kat arttıran, Değişim Kurultayı’mızda değişen parti tüzüğümüzde kademeli artışla %50 eşit temsili güvence altına alan ve dünden bugüne kadına karşı şiddetle mücadelede ve toplumsal eşitlik mücadelesinde her zaman kararlı bir duruş sergileyen Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e teşekkür ediyorum."

"Kendisinin eşitlikçi bakış açısıyla ve eşitliğe inanan tüm kadrolarımızla, partimizin iktidarında ülkemizde eşitliği her alanda sağlayacağız. Ayrıca, geçmiş dönemlerde görev yapan kadın Milletvekillerimizin ve de kadın sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla, İstanbul Sözleşmesi de temel alınarak hazırlanan 6284 sayılı Ailenin korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Kanunun etkin ve eksiksiz uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Koruyucu ve önleyici tedbirlerin, kadınların hayatlarını koruyacak ve iyileştirecek şekilde uygulanması için takipçi olacağız." 

"Kadınlar için çalışacağız"

"Bizler, bugün kadın cinayetlerine tepki olarak sadece tweet atanlar yerine, iktidarımızda kuracağımız Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı’nda yapacağımız çalışmalar, atacağımız adımlarla ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel hayatta kadınların yaşadıkları ayrımcılıkları ortadan kaldıracak, cinsiyet eşitliği sıralamalarındaki yerimizi yukarılara taşıyacağız. “32 hanımefendi ikazlarımıza uymayıp kapıyı açtıkları için öldürüldüler” diyebilen Bakanların olabildiği, Kadın cinayetlerine dair “öldüren kadar ölenler de suçlu” diyebilme cüretini gösteren belediye meclis üyelerinin olduğu iktidarı sandıkta devirene kadar da aralıksız çalışacağız! Kadınlar için çalışacağız!"

"Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü, erkek adaleti değil gerçek adaleti savunacak, adalet sisteminin kalan kırıntılarıyla da olsa siyasi mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. İktidara geldiğimizde kadınlar kendilerini asla yalnız hissetmeyecek, çalacak kapıları, başvuracak kurumları olacak. Karşılarında onları her daim dinlemeye ve çözüm üretmeye hazır yetkin kadrolar olacak. Nitekim, büyük bir başarı elde ettiğimiz ve Türkiye’nin 1.partisi konumuna geldiğimiz 31 Mart yerel seçimleri sonrası kazandığımız Belediyelerde ve öncesinde de bizde olan Belediyelerde, … belediye başkanlarımızın kadınlar için yaptıkları çalışmalar, ortaya koydukları projeler bunun göstergesi. Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerimizin imzaladıkları Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği şartıyla yerelde daha eşit, daha huzurlu ve güvenli kentler oluşturma sözü vermeleri eşitlik adına atılmış önemli adımlardır. Benim de birebir sahada, pek çok ilde şahit olduğum ve Büyükşehir Belediyelerimizin pek çoğunun imzaladığı ve uyguladığı Yerel Eşitlik Eylem Planlarının etkilerini, sonuçlarını sahada görmek inanın umut verici."

"Anaların gözyaşının akmadığı bir ülke olacak Türkiye"

"Yerel iktidarımızda yaptıklarımız, yakın gelecekte ülkemizin iktidarında yapacaklarımızın teminatıdır. Önce yerelde uyguladıklarımızı, yakın zamanda iktidarımızda uygulayacağız. Başta kadınlar olmak üzere tüm vatandaşlarımızın adalete olan inancını yeniden yükselteceğiz. Diline, dinine, etnik kimliğine, mezhebine bakmadan tüm kadınlar için huzurla yaşayacakları, şiddetsiz bir ülke inşa edeceğiz. Anaların gözyaşının akmadığı bir ülke olacak Türkiye."

"Değerli mücadele arkadaşlarım, ülkemin güçlü, inançlı, bir o kadar inatçı kadınları, “Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.” diyen Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınların gücünü, çalışkanlığını, ülkeyi geleceğe zaferlerle taşıma iradesini her daim gören bir lider olduğunu biliyoruz."

"Vardık, varız, var olacağız"

"Evet çalışkanız, evet güçlüyüz, birlikte daha güçlüyüzve daha da fazla çalışacağız! Bir arada olmamız, her birimizin haksızlıklara karşı çıkardığı ses, mücadelemizin gücüne güç katmaya devam edecek. Bugün bize yaşatılan karanlığı dayanışma ve mücadele azmimizle yeneceğiz, eşitlik ve adalet mücadelemize yılmadan her gün daha da güçlenerek devam edeceğiz."

"Bu mücadelede bizimle yürüyen, emeğiyle mücadelemize katkı sunan, deneyimleriyle bizlere yol gösteren ve her daim dayanışmamıza omuz veren sizlereve tüm kadınlara teşekkür ediyorum. Bu mücadelede çare, sosyal demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan eşitliktedir. Çare, bu ülkenin tüm kadınlarını, Anadolu’nun dört bir yanındaki, doğusundaki, batısındaki, Trakya’daki tüm kadınları ayrım yapmaksızın birleştirme ve onlarla birlikte mücadele etme isteğinde olan Cumhuriyet Halk Partisindedir. Çare bizdedir. Ben, bugüne kadar kadın mücadelesini, dayanışmasını diri ve güçlü tutan tüm kadınlara selam olsun diyorum. Herkesin mücadelesini ayakta alkışlıyorum. Rosa Luxemburg’un dediği gibi “Vardık, varız, var olacağız” diyorum."