Sizlerle deyimlerle ilgili olarak sohbetimize devam ediyorum. Bu deyimleri hepimiz biliriz, içeriklerini de biliriz, anlamlarını da, ancak nereden geldiğine ilişkin çok genel bir bilgimizin olmadığını düşünüyorum. Şöyle başlayabiliriz; Dolap Çevirmek diye bir deyim var. Anlamını genç kuşakta biliyor, benim kuşağım da bilir. Gizli işlerle ilgili olarak kullanılan bir deyim, burada bir dolap çevrildi herhalde diye.
Osmanlı’da eski konaklarda ortaya çıkan bir deyim. Bildiğiniz gibi konaklarda haremlik, selamlık bölümleri ve konağın çalışanları var. Onlar birbirinden hoşlandıklarında ya da başka saiklerle şimdi fotoğrafta gördüğünüz dolabı çevirerek haberleşiyorlardı. Dolabın bir tarafına bir not yazılıyor, dolabı çevirdiğinizde karşı tarafta haremlik ve selamlık bölümündeki kişi de izliyor, okuyor ya da paylaştığı objeyi görüyor. Günümüzde gizli işler yapmak anlamında kullanılan, dolap çevirmek deyiminin de buradan geldiğini düşünüyoruz.
Zıvanadan Çıkmak, genellikle kontrolden çıktığımız bir haldir. Başlangıcı çok ilginç, fotoğrafta gördüğünüz 1960’lı yıllar Topkapı. Ama 70’li yılların ortasında, ben Kızılay’daki zıvanayı da hatırlıyorum, Beyaz kolçaklarıyla trafik polislerinin içinde bulundukları bir mekan vardır. Bir tür metalden yapılmış, fırça formundadır. Üzerinde de genellikle, günün önemli markalarının resimleri vardır. Zıvana budur.
Trafik polisi Çok sinirlendiğinde beni zıvanadan çıkarmayın der. Yani beni kontrolden çıkarmayın anlamında, deyimin buradan geldiğini biliyoruz.
Bulunmaz Hint Kumaşı: Niye bulunmaz? çünkü İngilizler Hindistan’ı işgal ettiklerinde, kendi tekstil mallarını rakipsiz kılmak için, o tarihlerde yaklaşık 40.000 Hintli İpek ustasının parmaklarını kesiyorlar ve sonra da Hint kumaşı artık bulunmaz oluyor. Bulunmaz Hint kumaşının da böyle travmatik bir olay sonrasında ortaya çıktığı düşünülüyor.
Çok yaygın kullanılan bir deyim var. Kurtlar Sofrası. Bunun herkes için bir anlamı var ama nereden çıktığına ilişkin genel yaygın kabul şu; eğer bir kurt sürüsünü avlanıyor ve topluca aç kalıyorlarsa, ki onlar bildiğiniz gibi bir hiyerarşi içinde yürüyorlar ve dolaşıyorlar. Kurtlar içlerinden en zayıf olanını belirliyorlar ve açlıklarını gidermek üzere de, en zayıf olanı parçalayıp yiyorlar. Kurtlar Sofrasında olmak, en zayıf halkanın kurban edildiği bir haldir. Deyimin buradan geldiği düşünülür.
En son olarak size Şehadet Şerbetini İçmek deyimi ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bu Osmanlı’da yaralanan askerlere, yapılacak hiçbir şeyin kalmadığı noktada, hekim matarası da denilen fıçıdan, içinde zemzem ve hazırlanmış bir şerbet içiriliyor. Deyim de buradan geliyor.
Hoşçakalın.