Antik dünyanın en büyüleyici efsanelerinden biri olan Babil’in Asma Bahçeleri, Helen kültürünün listesinde yer alan Antik Dünyanın Yedi Harikası arasında, yeri hala kesin olarak bilinmeyen tek yapı olma özelliğini korumaya devam ediyor. Çamur tuğlalardan inşa edildiği söylenen, teraslar üzerine kurulu, her türlü ağaç ve bitkiyle bezenmiş bu bahçeler; dönemin kaynaklarında “yeşil bir dağa benzeyen mucizevi bir yapı” olarak betimleniyor.
Yüksek teraslara dikilmiş bahçeler
Bahçelerin antik Babil kentinde, bugün Irak’ın Babil iline bağlı Hille yakınlarında bulunduğu kabul edilse de hem tarihçiler hem de arkeologlar için gizem hala çözülebilmiş değil. “Asma Bahçeleri” adı, Grekçede "Kremastos" kelimesinden geliyor ve “askıya alınmış” anlamına gelse de burada daha geniş bir anlam taşıyor: yüksek teraslara dikilmiş, göğe doğru yükselen bahçeler.
Kraliçe Amitis için inşa edilen romantik bir yapı
Bahçelere dair en bilinen anlatı, MÖ 605–562 yılları arasında hüküm süren II. Nebukadnezar’a dayanıyor. MÖ 290 civarında yazdığı bilinen Babilli rahip Berossus, Nebukadnezar’ın, memleketinin dağlık coğrafyasını özleyen eşi Kraliçe Amitis için bu bahçeleri yaptırdığını kaydediyor. Daha sonra tarihçi Josephus tarafından aktarılan bu öykü, yüzyıllar boyunca bahçelerin romantik temel anlatısı haline geldi.
Ancak başka bir gelenek, bahçeleri efsanevi kraliçe Semiramis’e atfediyor ve bu nedenle yapı “Semiramis’in Asma Bahçeleri” olarak da anılıyor.
Kayıp harikaya dair üç büyük teori
Asma Bahçeler’in gerçekliği konusunda üç temel teori öne çıkıyor:
Tamamen efsane oldukları: Yunan ve Roma yazarlarının tasvirlerinin “ideal doğu bahçesi” hayalinin bir ürünü olabileceği düşünülüyor.
Babil’de var olup yok oldukları: Bahçelerin, MS 1. yüzyıl civarında yıkılmış olabileceği öne sürülüyor.
Aslında Ninova’da bulundukları: Bazı araştırmacılar efsanenin, Asur Kralı Sanherib’in Ninova’daki, Dicle kıyısındaki ünlü teraslı bahçesinden türemiş olabileceğini savunuyor.
Antik yazarlardan çarpıcı tasvirler
Asma Bahçeler üzerine yazan antik kaynaklar, yapının hem tasarımına hem büyüklüğüne hem de sulama tekniklerine dair farklı ama etkileyici ayrıntılara yer veriyor:
Diodorus Siculus, bahçeleri kare planlı, katmanlı ve en üst terasın 50 arşın yüksekliğinde olduğunu yazar. Fırat Nehri’nden bahçelere su taşındığını belirtir.
Quintus Curtius Rufus, bahçelerin büyük bir kalenin zirvesine kurulduğunu aktarır.
Strabon, bahçelerin Arşimet vidası benzeri bir düzenekle sulandığını söyler.
Bizanslı Philo, mühendisliğine hayranlık duyduğu bahçelerin olağanüstü toprak derinlikleri ve sulama sistemlerinden bahseder.
Bu anlatılarda dikkat çeken ortak nokta ise bahçelerin yalnızca estetik değil, büyük bir hidrolik ve mimari ustalık ürünü olarak sunulmasıdır.
Tarihsel sessizlik sürüyor
Babil’de yapılan arkeolojik kazılarda bugüne kadar Asma Bahçeleri’ne ait kesin bir iz bulunamadı. Üstelik Nebukadnezar’ın dönemine ait oldukça detaylı yazıtlar, yapılardan hiç söz etmiyor. Buna karşılık, bahçeleri tanımlayan birçok antik yazar, bunların kendi dönemlerinde hala ayakta olduğunu iddia ediyor.
Antik dünyanın en büyüleyici sırlarından biri
Bugün Asma Bahçeler’in nerede olduğu veya gerçekten var olup olmadığı hala bilinmiyor. Ancak efsane, tarihin en güçlü uygarlıklarından biri olan Babil’in ihtişamını ve insanlığın doğaya duyduğu hayranlığı temsil etmeyi sürdürüyor.
Arkeolojik bulgular belki bir gün bu gizemi çözecek ancak o zamana kadar Babil’in Asma Bahçeleri, antik dünyanın en büyüleyici sırlarından biri olarak yaşamaya devam edecek.