Ankara tavşan çok özel ben elbette gördüm. Bildiğimiz tavşan formunda bile değil. Bambaşka bir yaratıktan bahsediyoruz. Yani izleyenlerimiz Google taramasını da görürler. Özel bir canlı hakikaten. Tüyü makbul, Angora. Aslında Angora belki de tek Türk markası.Kumaşlarda, yünlü kumaşlarda Angora yazıyor değil mi? O tavşanın tüyü. Bunun üretimini şimdi biz mi yapıyoruz? Hayır biz yapmıyoruz. Maalesef şöyle dünyada bir yün gördüğünüzde onun markası. A yazıyorsa Angora. M yazıyorsa Moher. Yani sof kumaş ya da tiftik anlamında. Şimdi Angora tavşanı ile ilgili bu kitabı yazdıktan sonra da gene bir belge elimize geçti. Osmanlı belgelerinde Ankara, bizim Ankara Kalkınma Ajansı tarafından yapılmış.
Osmanlı ne zaman? 14 Mart 1911. Ankara tavşanının ipek gibi olan tüylerinden istifade etmek için Ankara tavşanını yetiştirmekle ilgili bilgi veriyor. Üç sayfa basılmış. Düşünebiliyor musunuz? O yıllarda. Ama 1327 yani 1911'de Ankara tavşanı ile ilgili bu belge olmasına rağmen gelişme olmuş mu olmamış. Şimdi de aynı şey. Angora tavşanı bu kadar önemli. NASA şu anda astronotların giysilerinde Angora yünü kullanıyor diyoruz ama Ankara'da Angora tavşan yok. Napolyon bile savaş sırasında askerlerine ne kullanmıştı? İkinci Dünya Savaşı'na giden o yıllarda Napolyon hazırlık yapıyor. Makinalarını hazırlıyor. Angora tavşan yününden askerlerine elbise yapmak için ciddi miktarda hazırlık yapıyor.Avusturya hükümeti de Angora tavşanının beslenmesini ve Angora yününü geliştirmesi için teşvikte bulunuyor. Yıl yine 2024 ve Ankara tavşanımız yok.
Ankara güvercini. Bizim beyaz güvercinimiz var. Güvercinimiz herhalde biliniyordur çünkü çok ilginç bir güvercin dünyamız var bizim. Özellikle elektronik ortamda da görüyoruz. Merakları anlamında da yaygın bir tabanı var. Ankara güvercinin en önemli özelliği taklacı.Ayaklarında tüyler ayaklarının uçlarına kadar gidiyor. Taklaları atarak yükseliyor. Aynı zamanda taklaları atarken aynı zamanda yükselme, fışkırma dediğimiz hareketi de yapabiliyor. Ankara güvercinin en büyük özelliği bu.
Ankara güvercinin saflığını halen amatörce, Ankara güvercinin meraklıları korumuşlar. Ama profesyonelce veya Ankara'da 22 tane üniversitemiz var ama ciddi manada bu konulara, Ankara keçisine de, Ankara kedisine de, Ankara tavşanına da, Ankara arısına da ciddi manada hiçbir üniversitemiz maalesef sahip çıkmamış. Biz son dönemde Büyükşehir olarak bu konuyu gündeme getirdik. Şu anda Ankara güvercini, Ankara tavşanı, Ankara kedisini çoğaltmaya çalışıyoruz.
*Evet hocam, son olarak bence bu beşli gruba sizin yaptığınız önemli bir katkı olarak bunu düşünüyorum. Çünkü biz uzun yıllar Ankara'da dört beyaz diye tarif ettik. Beşinci beyaz da aslında bizim gündemimize, Ankara'nın gündemine siz soktunuz. Ankara arısı kimliğiyle arı, sarı, renkli anlıyoruz ama bunun bir ürünü var, balı var ve balı da beyaz.
Ve bunu nereden öğreniyoruz? Yine seyyahların dokümanlarından öğreniyoruz ki, hatta Timur'la Beyazıt'ın buluşmasında ona ikram ettiği beyaz baldan söz ediyor vesikalar. Onun dışında çok sayıda yabancı seyyah da Ankara balına beyaz olduğunu yazıyor.
Ankara'nın beş beyazını biz yeni bulmadık. Bu kitabı yazdıktan sonra, biliyorsunuz Ankara'yla ilgili çok kitap, Ankara'yla ilgili çok fotoğraf sahibi olan Dericizade Faruk Küçük abi, bana dedi ki, bu Ankara'nın beş beyazını ben daha önceden bir yerde okumuştum, bir kitapta görmüştüm dedi. Araştırdık, La Turquie Kemaliste. Bu dergi de Ankara'nın Beş Mücevheri. Evet, Kemal'in Türkiye'si, müthiş bir dergi bu. 46. sayı, 1941'de yayınlanıyor. Ankara'nın Beş Mücevheri, başlıklı bir makale.
Burada sadece güvercin yerine armut almışlar. Biz olaya biraz fauna açısından, hayvan açısından baktık. Tiftik bembeyaz, angora yünü bembeyaz, güvercinin tüyleri bembeyaz, kedinin kılı bembeyaz, arının da balı bembeyaz.
Bunu hayvanlar olarak değerlendirdik ve Ankara'nın beş beyaz hayvanını, beş beyaz ürünü gibi ortaya koyduk. Ankaralılar bu işi sevdi. Ankara'nın beş beyazı şu anda gündeme geldi ve bence doğru da oldu.
Bunu biz gündeme getirmeden çok önce, başkaları aslında benzer şeyi gündeme getirmişler. Türk Yurdu Dergisi, Türk Ocakları tarafından yayınlanıyor. 1956 yılında orada da bir makale var. Orada da Ankara'nın beş değeri arasında armut var. Türk Yurdu Dergisi tabii 1956'da bunu yayınlamış. Ve Ankara'nın Beş Değeri olarak da kayıtlara girmiş.
*Son olarak Ankara Kedisi ve Gabriel García Marquez'den söz eder misiniz hocam?
Gabriel tabii Nobel Barış Ödülü sahibi. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi. “Benim Hüzünlü Orospularım” adlı kitabında Ankara kedisinden ciddi manada bahsediyor. Ankara kedisi karakter oyuncusu orada. Askerlerin arabasında Ankara kedisini gördüklerini, önce tanıyamadıklarını ama subayın tanıdığını ve en önemlisi orada kendisine Ankara Atatürk Orman Çiftliği'nce Ankara kedisinin besleme ve bakım kılavuzu verildiğinden bahsediyor. Maalesef ben Büyükşehir Sağlık Daire Başkanı olmama rağmen bu belgeye ulaşamadım.Keşke bulabilseydik o belge elimizde olsaydı. Mesela o yıllarda hazırlanmış Ankara kedisi bakım besleme çok kıymetli bir şey demek ki.
Bu belge merkezin kendi özel arşivinde duruyordur hala. Bak onlar saklamış. Yani herhalde gidip keşke ona ulaşabilip ondan edinsek. Aslında biz Ankara ile ilgili birçok belge bilgiye yabancılar eliyle ulaşabiliyoruz.
Şimdi ben Ankara'nın meyvelerini çalışıyorum. Ankara'nın işte ayvası, armudu, üzümü, kalecik üzümü, Ayaş dutu vs. çalışıyorum. Ankara kavunu kazandı ince de tabi Ankara kavunu akla geliyor. Ankara kavunu çekirdeği mesela biz de ben de çocukluğumda kavun çekirdeği tüketmiştik. Seyyahlar Ankara'da kavun çekirdeği tüketimden bahsediyor. Yani bizde maalesef bunları yazan, kayıt altına alan, kayıtları okuyan maalesef az.