Bugün, burada çok kıymetli bir ressamımızla, Kızılderili dünyasını konuşacağız. Merhaba.
-Merhabalar Efendim hoş geldiniz.
-Bugün sizinle Kızılderili konuşmak istiyorum. Bu dünyayı bize açar mısınız?
-Şimdi herhalde neden Kızılderili olduğunu, sevdiğini nasıl başladığını, ona gelmem lazım. Yetmişli yıllar, ilkokuldayız. Bildiğiniz üzere o zamanki çocukluk gençlik yıllarımızda, Tommiks, Texas, Swing gibi çizgi roman kahramanlarımız vardı. İlk tabii annemden aldığımız harçlıklarla koştur koştur, sayıları çıktıkça onlardan almaya gidiyoruz. İlkokul 4. sınıftaydı. Sınıfa Vehbi diye bir çocuk geldi. Biz de annemin görevi dolayısıyla Kars'ta okuyoruz. Kars'ın İsmet Paşa İlkokulu'nda okuyoruz. Vehbi diye bir çocuk geldi, nasıl ama o kahramanları çiziyor, hayretler içerisindeydim ki ilkokul çocuğu olarak, bir resme bakışım farklılaştı, yani büyük bir yetenekle karşı karşıyasınız ama çocuk olduğunuzun farkında değilsiniz. Çocuk ezbere, Tommiks, Teksas yapıyor, Zagor yapıyor, korkunç bir şey. Bende o tarihlerde zaten alıyorum, Tarkan'ı birinci sayıdan başlamışım. Tommiks, Teksas, Swing alıyorum. Dedim ki ben de yaparım ve evde kara kalemle, ben de kahramanları çizmeye başladım. Sonra biliyorsunuz başka yaşantı yok, ilkokulun dışında sinemalar var, siyah-beyaz o zamanki dönemde sinemalara gidiyoruz.
-Ama sokak oyunlarımızda kovboyculuk oynuyoruz.
-Evet, silahlarımız var ya da kendimiz yapıyoruz. Şimdiki gibi teknolojik şeylerimizi yok. Tahtalardan, ondan, bundan yaptığımız şeyler. O süreç bitti ve ilkokulu bitirdikten sonra Ankara'ya geldim. 4 yıl Kars hikayem var ama resme başlayışım buydu. Ankara'ya geldiğimizde Cebeci'de oturuyoruz. Cebeci'de 4-5 tane sinemanın olduğu bir bölgeydi, hafta sonlarında da sabahları, pazar günleri 11'de kovboy filmleri, Western filmleri olurdu.
-Trt’de de pazar sabahları Western filmi olurdu.
-Evet. Şimdi Trt 2’ye kaydı, eskiden TRT 1'deydi, şimdi TV8 de başlattı bunu. Dolayısıyla ben bakıyorum hangisini az seyretmişim, seyremediğim hiç çıkmıyor da, hangisini az seyretmişim, tekrar ona dönüyorum. Orta 1’d Demirlibahçe ortaokulu'ndayız. Cebeci'de oturuyoruz ve pazar günü annemden aldığımız parayla koştur koştur sinemaya gidiyoruz, Western film seyredeceğiz. Bende iyice bu Western sarmaya başladı. Daha çocuğum tabii. Ama ilginç tarafı şu, sonraki yıllarda bilinç düzeyi arttıkça, Amerika'nın, kanunları kovboy elleriyle gösterdiği, bizi Amerika'nın gerçekten bütün her şeyi doğru yapanın kovboy olduğunu, işledi işledi işledi fakat ilginçtir, ben Kızılderilileri tutuyordum, seviyordum. O giyim tarzları, savaş usulleri, farklı bir şey yaratıyordu.
-Belki başlayan yavaş yavaş özgürlük ve bağımsızlık düşünceleri.
-Tabi ama çocukluk düşüncesiyle herhalde bana daha cazip geliyordu. Ha kovboyları sevmiyor değildim, seviyordum ancak hakkaniyet şeyine geldiğim zaman Kızılderililer diyordum. Hala elimde birkaç tane plastik oyuncakları vardır, sakızın içerisinden ve ayrı ayrı satılırdı, şekilsel şöyle küçük kovboylar ve Kızılderililer var. Birkaç tane kalmıştır onlardan biriktiriyorum, hala kitaplar devam ediyor. Melek sinemasıyla, Cebeci sinemasının önünde aldığımız kitaplar, orada değiş-tokuş yapılırdı ya da eski kitaplarımızı satardık, yenilerini alalım diye. Gelişim o şekilde devam etti. Burada ben Kızılderililerin felsefelerini inceleyeyim gibi bir bilinçte de değilim. Sadece içtenlikle seviyorum, öyle bir bağımlılığım var. 1977-78 döneminde Ben İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar’a girdim ancak babamın, o zaman 47 yaşındaydı babam, felç geçirdi, beyin kanaması ve ben okulu bırakmak zorunda kaldım, bitiremedim. Bir yıl babam felç kaldıktan sonra da kaybettik babamı. Öyle olunca benim çalışma zorunluluğum söz konusu çünkü evde başka erkek yok. İki tane kız kardeşim var. Biri Dil Tarihte okuyor, 1 yaş büyük benden, Küçük kız kardeşim 10 yaşında. TRT'ye girdim, babam eski Trt’ci olduğu için de TRT'ye girdim. Devam ettim işte Ama Trt'deyken de çalışma arkadaşlarımın kara kalem portrelerini yapardım, öylede bir akış devam etti. Resimden kopmadım, yağlı boya resimlerde ilk yaptığım resim gene o 78-79 dönemlerinde ilk yağlı boya resmim, İş Bankası'nın da zannedersem takvimlerinde, yağlı boya resimler vardı, portre resimler vardı, bir annenin kucağında küçük çocuğu vardı, onu resmetmiştim. Bir de yaşlı bir bey vardı, onun kırış kırış suratları, yani ben portre ile o bana cazip geldi. TRT macerası başlarken, resim yapıyorum, karma sergilere katılıyorum. Daha sonra kişisel sergilerimi açmaya başladım.