Altaylı’nın Hücresinden Kurultay Salonuna

Tutukluluk, sessizlik ve liderlik

Abone Ol

Toplumda Artan Adalet Sorgusu

Fatih Altaylı’nın tutukluluğunun devam etmesi, toplumdaki adalet tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Sokaktaki vatandaşın, “Biz viral olmadığımız için tutuklanmıyoruz” sözleri ise memleketin siyasal iklimine dair derin bir umutsuzluğu özetliyor.

Sessizliğin Normalleşmesine İtiraz

Bir yanda her gün yeni dosyalarla genişleyen gündem, diğer yanda “yanı başımızda yaşananlara susmaya nasıl alıştınız?” diye soran Özgür Özel’in çıkışı… Bu sözler, sessizliğin giderek normalleşmesine karşı bir hatırlatma niteliğinde.

CHP’de Değişen Ezberler

Siyasetin hızı artarken CHP içerisindeki dönüşüm de aynı tempoyla sürüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun TGRT, Sabah ya da A Haber’e konuşmasının artık kimse için şaşırtıcı olmaması; hatta önemini yitirmesi, siyasetin eski ezberlerinin çözüldüğünün en açık göstergesi. Bugün mesele, hangi kanalda ne söylendiği değil, hangi anda ve hangi bağlamda söz alındığıdır.

Bir Dönemin Sembolik Kapanışı

Belki de bu yüzden CHP Olağan Kurultayı’nda Kılıçdaroğlu için yıllardır ayrılan koltuğun bu kez salonda bulunmaması, kapanan bir dönemin sessiz ama güçlü sembolüydü. Kılıçdaroğlu’nun kurultay salonunda yer almak yerine kurultay sabahı verdiği röportajı tercih etmesi ise değişen siyasal ritimle eski alışkanlıkların artık uyumlu ilerlemediğini gösteriyordu.

Selvi’nin Yorumu ve Yükselen Soru

Bu atmosferde Abdulkadir Selvi’nin şu sözleri dikkat çekiyor:
“İmamoğlu’nun dava sürecinde CHP, krizi fırsata çevirmeyi başardı. Bu strateji CHP’ye moral üstünlük kazandırırken Özgür Özel’i liderliğe taşıdı.”

Bu yorum uzun süredir zihinlerde dolaşan soruyu yeniden canlandırıyor:
Özgür Özel, liderliğini krizlerle mi kanıtlıyor?

Özel’in Liderlik Profili

Belki de sorunun özü bu değil. Çünkü Özel’in liderliği, krizleri fırsata çevirmekten çok, o krizlerin sorumluluğunu üstlenme biçiminde kendini gösteriyor. CHP tarihinin en kırılgan dönemlerinden geçerken Özel’in geri adım atmayan tavrı, parti içinde yeniden bir güven duygusu oluşturuyor. Böylece her kriz, aynı zamanda bir liderlik sınavına dönüşüyor.

Siyasetin Sarsıntılı Yolu

Türkiye’de siyaset her zaman sarsıntılarla ilerleyen bir yol oldu. Kimileri bu sarsıntılar karşısında yönünü kaybederken kimileri tam da o kırılma anlarında kendi yolunu buldu. Bugün yaşananlar da böyle bir eşik niteliğinde. Toplumun adalete, siyasetin ise tutarlılığa en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz.

Asıl Soru

Ve belki de asıl sorulması gereken şudur:
Krizleri kimin yarattığı değil, krizler karşısında kimin ayakta kaldığıdır.