Aile Terapisti

Gündemin psikolojide salahiyet bırakmadığı bu günlerde Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ’un romantik bir filmi gerçek hayatımıza kısa bir es vermemizi sağladı. Bir de “plot twist” film ne demekmiş onu öğrendik.
Filmde henüz çok genç, şanslı ve yeni evli sayılabilecek olmalarına rağmen evlilikleri tıkanmış Serin ve Mehmet’in, bütün evliliklerde yaşanan aşk mı yoksa insanın kendi hayalleri mi daha önemlidir sorusunu biraz yüzeysel, bu yüzeyselliği de Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ’un hep çok iyi uyuşan kimyası ve şu an her ne kadar hepimiz bilinçaltımızda Amerika düşmanı olsak ta New York şehrinin büyüsü ile kapatmayı başaran hikayesini izliyoruz. Plot twistin ne olduğunu bence filmi izledikten sonra öğreniniz, zaten film gösterime girmeden önce New York’ta yapılan tanıtımda da Netflix başkan yardımcısı herkesten filmin plot twist olduğunu kimseyle paylaşmamalarını istemiş, yani konuya o kadar önem vermişler. Haklarını vermek lazım, bunu bilmeden izlemek hem keyfini artırıyor hem de o gün tanışmış iki insanın bazı paylaşımlarını için için ayıplamış olmanızdan, kendisi de evli ve dengeli bir insan olan Serin karakterinin, evli olduğunu her fırsatta söyleyen bir adama karşı bu kadar flörtöz ve baştan çıkarıcı davranmış olmasını tutarsız bulmuş olmanızdan, filmin sonunu izlediğinizde rahatsız olmuyorsunuz.
Filmin bir sahnesinde çift, aile terapistinin karşısında oturuyorlar. Son yıllardır en kazançlı mesleklerinden birisi olan aile terapistlerin her zaman bakımlı, temiz, zevkli giyinilmiş, her şeyi Google dan daha iyi bilen ve binlerce kitap yutmuş gibi duran bir profilleri vardır. Amaç kapıdan giren ve evliliği çoktan bitmiş mi yoksa hala kurtarılacak bir şeyler kalmış mı bilemeyen, kendi aklıyla kendi hayatını çözemeyen insanlara o odada güvende oldukları mesajını verip rahatlatmak…Eskiden aile terapistlerine gerek yoktu çünkü bütün akraba hısım ve mahallenin tamamı aile terapistiydi. Bireysel hayatların olmadığı, etrafı onaylamıyorsa hiç kimsenin evliliğini bitirmeye hakkı olmadığı o günlerde kalabalık bir tanıdık meclisine derdinizi anlatmadan ve kendinizi aklamadan boşanamazdınız. Onlar her iki tarafı da dinler ve yorumlarda bulunurlardı. Amaçları sizin hayattan ve evlilikten ne beklediğinizi keşfetmenize yardımcı olmak değil hele ki ortada bir de çocuk varsa ne yapıp edip o evliliği devam ettirmekti. Öz benlik arayışları gibi şeyler o vakitler kimsenin umurunda değildi. Çocukluklarında o meclislere şahit olan bizim kuşak belki de evliliklerde ve kararlarda başkalarının bu denli etkili olmasına sinir olup bireysel özgürlüğün toplumda baskın olacağı bu günlerin hayalini kuruyorduk. Fakat insan her zaman diğer insanlara muhtaçtır, eskilerde bizi bunaltan yakın akraba ve mahalle ilgisi yerine yalnız kaldık ve dünyanın parasını ödediğimiz aile terapistlerine dadandık. Şimdilerde evlilikler birer birer biterken ne akrabalar karışıyor ne komşular…
Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ’un canlandırdığı karakterler ise evlilikleri o hırpalayıcı döngüye girmiş değil daha ilk zorlukta, ilk çatışmada ne yapacaklarını bilememiş iki modern aşık gibi duruyor, o yüzden de aşk bir de New York’u gördü mü hemencecik kazanıveriyor. Ali Tufan Koç “Beren, Kıvanç ve New York, beyaz perdenin en fotojenik üç ismini bir araya getirin; hikâye nereye aksa peşinden gidersiniz” yazmış. Filmi seyrederken hissiyatımız tam da bu zaten. Evlilikte kimlik sorununa şöyle bir değinip yorgun başlarımızı daha fazla ağrıtmamayı tercih etmiş senarist ve yönetmene müteşekkiriz. “Dinlendirici film” derler ya; İstanbul İçin Son Çağrı tam bu tipten… Aşık ama bencil yeni kuşağa fena halde hitap edecek bir film. “Ne isteklerinden vazgeç ne de Kıvanç Tatlıtuğ gibi bir adamdan…” diyor o filmdeki görünmez akraba ve hısım meclisi… Bunun için de illa New York’a gidilmesi, şahane teras barlarda caz dinlenilmesi, biraz atraksiyon, biraz gerilim, biraz edepsizlik dolu bir gece geçirilmesi gerekiyor. Benim gibi yaşı elliyi bulan kuşakta ise bu hikâyenin “iki şımarık gencin” New York tatilinin ötesine geçmesi zor olsa da film iyilik dolu hislerle son bulup sizi mutlu ediyor. Fakat İstanbul manzarası falan beklemeyin, birkaç sahne dışında sadece New York  var.