Ahhh Meral Akşener Ah!

Mayıs 2023 seçimleri öncesinde yazdığım “Siyasetin Parlayan Yıldızı Meral Akşener” adlı yayınlanmamış kitabımı, deneme baskısını yaptırarak 3 tanesini, Ocak ayı ortalarında yakından tanıdığım İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bahadır Erdem’e teslim etmiştim, kitabın yayını ile ilgili Akşener’in fikir ve görüşlerini almak istediğimi bildirmiştim. Bir süre yanıt alamayınca aynı kitap örneğinden üç tanesini bu kez bir dilekçe ekinde götürerek Akşener’in özel kalemine bırakmıştım, ancak bugüne kadar halen herhangi bir yanıt almış değilim.

Bu kitabımı yazarken, gazeteci, yazar, siyasetçi bazı dostlarıma da okutarak fikir ve görüşlerini almıştım, o zamanlar bana, “Meral Akşener’e fazla güvenme, boşuna emek harcama” diyorlardı. Onlara, “Maksadım, Meral Akşener’i parlatmak değil, Türkiye bir yol ayrımında, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, hızlı bir şekilde tek adam rejimine dönüşüyor, hak, hukuk, adalet, demokrasi avuçlarımızdan kayıp gidiyor. Bu seçimler, Türkiye’nin son şansı” diyordum.
Muhalefetin oluşturduğu Altılı Masa, toplumda büyük karşılık bulmuştu, anketlerde Cumhur İttifakı karşısında oy oranı sürekli yükseliyor, yüzde 60’ların üzerinde seyrediyordu. Altılı Masa’nın CHP’den sonraki ikinci büyük partisi İYİ Parti ve lideri Meral Akşener de, izlediği politika ve gösterdiği performansı ile toplumun büyük ilgisini çekiyor, her geçen gün yıldızı daha da parlıyordu, anketlerde oy oranı yüzde 18-20’lerde dolaşıyordu. Özellikle 2019 yerel seçimlerinde muhalefet olarak el ele verip başta İstanbul, Ankara olmak üzere on bir büyük şehrin belediyesini kazanmış olmalarının getirdiği sinerji ile gümbür gümbür ilerliyorlardı.
İYİ Parti’deki bu hızlı büyümenin, bir şımarıklığa, aymazlığa yol açabileceğini hissediyor ve diyordum ki:
“Altılı Masa, bir yol kazasına uğramadan tek yumruk olarak seçimlere giderse, 20 yıllık Ak Parti iktidarına son verilmesi, işten bile değildir. Keyfi politikaları ve uygulamaları ile toplumun tüm umutlarını tüketmiş olan Ak Parti, onunla birlikte MHP, siyaset sahnesinden silinir, gider. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde yapılacak ilk seçimde İYİ Parti ve lideri Meral Akşener, merkez sağda oluşacak boşluğu dolduracak ilk alternatif olarak görülüyor...”
Kitabımda, Türk siyasetinin yakın geçmişini özetlemiştim. Ülkemizde on yıllardır yaşanan iç ve dış politikalardaki savrulmaları, PKK ve diğer terör grupları ile bitirilemeyen mücadeleleri, Ak Parti iktidarının zikzaklı uygulamaları ile yerlerde sürüklenen ekonomimizi, toplumsal ayrışma, parçalanma ve huzursuzlukları dile getirmeye ve bunlara çözüm yolları önermeye çalışmıştım.
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in beklenmedik bir şekilde 2 Mart’ta Altılı Masa’yı terketmesi, Kılıçdaroğlu’nun yerine başka bir aday gösterilmesi bahanesiyle yarattığı kriz, bir anda tüm umutları bitirdi. 20 yıllık iktidarın sahibi ve Cumhur İttifakı’nın lideri Recep Tayyip Erdoğan, “Daha şimdiden birbirlerine düştüler, devleti bunlara mı teslim edeceksiniz?” dedi, muhalefeti o günden ezdi geçti.
Ne yazık ki İYİ Parti ve lideri Akşener, içerisinden geldikleri MHP’den intikam alma hırsından kurtulamamışlar, MHP’nin tabanındaki bir avuç ülkücü oyu konsolide edebilme hesaplarına takılmışlar ve milliyetçilik pozları ile 2 Mart şovunu sergileyerek, önlerindeki parlak ufukları görememişlerdi.
2018 seçimlerine katılma yeterliliği bulunmazken 15 milletvekili göndererek partilerini ayağa kaldıran, devleti tek adam rejiminden kurtarmaktan başka amacı olmayan CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef tahtasına koyan Akşener, Mayıs seçimlerinde partisinin oy oranını yüzde dokuzlara düşürdü, muhalefetin seçimleri kabetmesinde baş rolü oynadı, tek adam rejiminin önündeki tüm engelleri de ortadan kaldırdı.
Şimdilerde kendisine sımsıkı bağlı müttefikleri ile birlikte Mart 2024 yerel seçimleri için emin adımlarla yoluna devam eden Cumhur İttifakı’nın lideri Erdoğan, aynı zamanda yeni anayasa tartışmaları başlatıyor, emri hak vaki olana kadar iktidarda kalmayı ve ülkeyi dilediğince yönetmeyi hedefliyor. Akşener ise, geçmişteki hatalarından daha da yanlış politikalara sarılıyor, hem partisini hem de kendi siyasal yaşamını bitirdiğinin farkına bile varamıyor.
“81 ilde tek başımıza yerel seçimlere katılacağız,” diyor, bir öfke içerisinde partisini milletin kantarına koyacağını, tartacağını, el mi yaman bey mi yaman göstereceğini ilan ediyor.
Partisinde istifa sağanağı başlıyor, Ankara’da belediye başkan adayı göstermeyi planladığı İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, “Seçimin kazanılabilmesi için iş birliği yapılmalı” önerisi kabul görmediği için görevinden istifa ediyor, İstanbul İl Başkanı Coşkun Yıldırım adaylık önerisine hayır dediği için görevinden alınıyor. Milletvekilleri, il ve ilçe başkan ve örgütleri birer birer İYİ Parti ile yollarını ayırıyorlar.
Parti içerisinde baş gösteren “Milletvekili seçilebilme sıraları para ile satıldı” tartışmalarına girmek istemiyorum. Ancak İYİ Parti lideri Akşener’in, kişisel ihtirasları ve öfkeli çıkışları ile bu aşamada partisini toparlayabileceğine inanamıyorum. Hedefine partisinden ve siyasal beklentilerinden önce “Devletin bekası”nı koyabilirse, toplumun büyük çoğunluğu tarafından benimsenemeyen tek adam rejimine son verme amacına yönelebilirse ve tüm muhalif kesimlerle birlikte hareket edecek yeni politakalar üretebilirse, yeniden toparlanabilme şansı olduğunu düşünüyorum.