4 BİN YILDIR HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ!…

Taner TOPÇU

Çok travmatik günler yaşıyoruz. 6 Şubat büyük felaketinden sonra, hepimizin, herkesin vücut kimyası bozuldu. Sinir sistemimiz allak bullak oldu. Elbette deprem bölgesinde değiliz. Sıcak evlerimizde, ofislerimizde, sıcak yataklarımızdayız ama ben kendi adıma söyleyeyim, uyku uyuyamıyoruz. Çünkü kentler, konutlar bu doku, deprem, afet, kurtarma çabaları, bunun üstüne saatlerce konuşabiliriz. Hiç kuşku yok ben kendi adıma konuşabilirim çünkü ben bir kentsel dönüşüm uzmanıyım. Milyonlarca metrekare kentsel dönüşüm projesi uyguladım. Onun öncesinde çok nitelikli bir çok depremde de sınav vermiş, on binlerce konutun, yeni kentlerin kuruluşunda emeğim var ama konuşamıyorum, yazamıyorum.

İki tane örnekten yola çıkarak, sizi 4000 yıl öncesine götürerek, bütün sorumluluğu Hammurabi’nin üstüne atmak istiyorum. Evet, bundan tam 4000 yıl önce, İsa’dan önce 1900’ler, Babil kralı Hammurabi’nin bir hükmü var, kanununda bir maddesi var, diyor ki; “çürük yapılan ev yıkılırsa ve sahibi ölürse evi yapan usta öldürülsün”. Aslında bu her şeyi anlatıyor değil mi? dört bin yıl öncesinde de, devlet var, yazılı kuralları var, mağaralarda yaşamıyorlar hiç kuşkusuz, konutlar üretiyorlar ama o konutların imalatına ilişkin, bir sorumluluk tarif ediyorlar. Babil Kralı Hammurabi diyor ki; “ev kötü yapılmışsa ve sahibi de içinde ölmüşse, bunu yapan ustayı öldürün”.

Evet, biraz daha yakın bir tarihe geliyoruz. İsa’dan önce milattan önce 1600’lü yıllar, Hititler…

Onlar çok depremle ilgili tarif etmemişler ama hiç fark etmez, bir doğa olayı olarak, sellerden söz ederek bir tarif yapmışlar bakın; Kızılırmak, Marasantia, dönem adıyla, yatağını değiştirmesi sonucu III. Hattusili’nin tabiriyle; “Suya düşmüş çakıl taşı gibi, sel suların altında kalmıştı”. Nerik şehri ve onlar diyorlardı ki; Hititler Dere yataklarına ev ve bina dikmeyi aptallara bırakırlar. Sadece Kralın evi, ki öyle, hep öyle olmuş, taş zemin üzerine dikilmiştir. Ahmak insanın evi ise; sel sularının önünde yapılmıştır; sel suyla gelir ve onu silip süpürüp denize taşır diye. Hitit yazılarını göreceksiniz. Bunu ben, burada dillendirerek uydurmuyorum.

Bundan işte, 3500 yıl önce, Hititler de, doğayı tanıyorlardı, doğanın tepkilerini biliyorlardı ve nerede nasıl konut yapmaları gerektiği konusunda da uyarıları vardı. Belki o dönemde bu sözcük mü kullanılmıştır bilmiyorum ama günümüz Türkçesine böyle çevrilmişti. Sel yataklarına ev yapanları ahmak diye tarif ediyorlardı. Ben deprem sonrası enkazdan yurttaşlarımızın çıkarılması noktasındaki çabaları da, bu konutların bütün üretim süreçlerini de, onları denetlemeyen denetim sistemlerini de, bu iki dosya üzerinden tarif etmek istedim. Okurlar muhtemelen bunu doğru anlamışlardır diye düşünüyorum. Evet, ancak bu kadar, görüşmek üzere…