18 Eylül’den bugüne çok keyifli bir haberin coşkusunu yaşıyoruz. Evet, Başkentimiz Ankara UNESCO kalıcı miras listesinde artık yer alıyor. Frig Başkenti GORDİON kalıcı miras listesine girdi. Çok uzun yıllardır sürdürülen çabalar karşılık buldu. Bu konuda, ve Gordion kentine dair epey televizyon programı yaptım, ve Kızılcagün TV (YouTube)’da ‘Gizlenenin Peşinde’ programlarımda yayınladım, meraklıları onları izleyebilirler. Bu gün sizlerle paylaşacağım husus ise çok farklı.
Hiç merak ettiniz mi?
Bugün tüm iştihamıyla ayakta duran Gordion kenti ve Kral Midas’ın babası Gordios’a ait olduğu bilinen dünyanın en eski ve en büyük kral mezarı gezilebiliyor ve iyi korunuyor. Ancak 1930 yılında Gordion ne ifade ediyordu? Neye benziyordu?
Eski Frig başkenti Gordion, Sakarya’nın sağ kıyısında, Sazılar ve Beylikköprü demir yolu istasyonlarının arasında bulunur. Demir yolu hattının nehir boyunca uzanarak güneye doğru döndüğü an, eski şehre ait tepe ya da höyük ve otuz civarında krallık tümülüsü ve bunları çevreleyen diğer tümülüsler çıplak gözle görülür.
Arabayla Gordion, Ankara’ya yaklaşık olarak 100 km.dir. Gordion ziyareti pek ilgi çekici değildir çünkü höyük ve tümülüsler dışında toprak üzerinde hiçbir harabe ve mimari kalıntı yoktur.
Buna karşın, kısmen efsanevi olan şehrin hikayesi oldukla ilginçtir; şehir Yunan Edebiyatı’na Ksenophon’la birlikte girmiştir. Gordios adında bir prense atfedilen şehrin kuruluş öyküsünden kaynaklarda bahsedilmediği için söz konusu öykü çok eski çağlarda kaybolur; sadece Gordios adı altında tahta geçen prenslerin kaldığı yer olduğu bilinir, bununla birlikte Midas adından gelen prenslerin ikamet yeri Midaeum’du. M.Ö. VIII. Yüzyılda, ülkelerin bitmek tükenmek bilmeyen isyanların ardından sona yaklaştığını gören Frigler kahine başvururlar; kahin onlara Gordion’daki Juppiter tapınağına, at arabasıyla ilk gelen kişiyi kral olarak seçmeleri gerektiğini söyler. Gelen Gordios adında bir çiftçi olmuş ve hemen kral ilan edilmiştir. Hatıra olarak at arabasını, araba koşum okuna ne başı ne sonunun belli olduğu karmaşık bir düğüm atılarak Gordion’daki Juppiter Tapınağı’na adamıştır. Bir kahin dünyanın imparatorluğunu bu düğümü çözecek kişiye vaat etmiştir. M.Ö. 334 yılında Büyük Iskender tarafından kesilen düğüm bu olmalıdır. M.Ö. 715’te, Sargon’a karşı savaşı kaybeden kişi Gordius’un oğlu Midas’tır. Su içtiği kaynağa şarap karıştırarak derin bir uykuya dalmasına sebep olduğu kır tanrısı Silenos’a kurduğu tuzak hikayesi gibi hakkında bir yığın efsane anlatılan kişi Midas’tır. Midas onu Dionysos’a, diğer adıyla Bacchus’a teslim etmiş, o da sırf Midas’ı ödüllendirmek için dokunduğu her şeyi altına dönüştürebilme gibi en olmayacak dileğini yerine getirmiştir; böylece en büyük dileği gerçek olmuş, Dionysos tarafından dokunduğu her şeyi altına çevirmekle ödüllendirilmiştir. Yemek yemesine dahi için vermeyen bu güçten bıkıp usanan Midas, kurtulmak için Tanrıya dua ederek yakarmıştır.