ALPER ŞAŞMAZ / ANKARA
BİRLEŞİK Kamu-İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Balık, yüzde 7,37 olan enflasyon farkı ile 15 Ocak’ta verilecek memur maaşlarını eleştirerek, bu tarihe kadar kamu emekçilerinin maaşlarında 2 bin 500 liranın altında olmamak kaydıyla bir artışa gidilmezse, konfederasyon ve bağlı sendikalar olarak ülke genelinde eylemler yapacaklarını işaret etti.
“EN DÜŞÜK DEVLET MEMURU MAAŞININ 6 BİN 216 LİRA OLMALI”
Tüm Yerel-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında TÜİK tarafından açıklanan yüzde 14,6’lık enflasyon rakamının gerçeği yansıtmadığını ve gerçek enflasyonun yüzde 30 civarında olduğunu kaydeden Balık, memura zammı, sefalet oranı olarak nitelendirdi. 2010 yılında en düşük memur maaşının o dönemki asgari ücretin 2.2 katı olduğunu hatırlatan Balık, maaşlarına toplu olarak zam yapılmadığı takdirde, 15 Ocak’ta ülke genelinde eylemlerle hak arayacaklarını söyledi. Balık, en düşük devlet memuru maaşının 6 bin 216 lira olması gerektiğini ifade etti.
“ÖZGÜRCE BİR TOPLU SÖZLEŞME VE ÖZLÜK HAKLARIMIZIN DÜZELTİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ”
Tüm Yerel-Sen Başkanı Tamer Yiğit Güler yaptığı konuşmada, pandemi sürecinde yerel yönetimlerde çalışan emekçilerin sağlık çalışanlarından sonra en fazla görev yapan iş kollarından biri olduğunu ama buna karşın ekonomik anlamda kıskaç altında olduklarını söyledi. Güler; “Bugün itfaiyeciler meslek sınıfı sayılmıyor, bugün zabıtalara yıpranma payı verilmiyor. Bugün belediyelerin sağlık kollarında çalışan doktor ve hemşire arkadaşlarımız Sağlık Bakanlığı bünyesindeki gibi haklara sahip değiller. Buna rağmen yerel yönetimler devlet memurları statüsünde dahi sayılmamaya başlandı. Özgürce bir toplu sözleşme istiyoruz ve özlük haklarımızın düzeltilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“SAHADA HER TÜRLÜ DEMOKRATİK VE MEŞRU MÜCADELEMİZİ UYGULAYACAĞIZ”
Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım da pandemi döneminde uzaktan eğitime geçilmesi ve üniversiteler açısından plansız programsız bir süreç yürütüldüğünü ve gelişen duruma karşı önlem alınamadığını belirtti. Yıldırım; “Çocuklarımızın yüz yüze eğitimi alamadığı bu süreçte, 18 milyon Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğrencimizin yaklaşık 6 milyonunun internet erişimi, tablet ve bilgisayarı yok. Bu nedenle ne EBA’ya ne de uzaktan eğitimin farklı süreçlerine katılamadılar. Aradan geçen yaz aylarına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı bu sorunların telafisini yapmadı. Daha sonra seyreltilmiş olarak başlanan eğitimde okullarımızın hijyen koşulları için gerekli olan maske, dezenfektan ve bunları sağlayacak hizmetli alımını gerçekleştirmemiş, dolayısıyla resmi okullarda can güvenliği ve bulaş riski azaltılamamıştır. Maaş düzeyine baktığımızda ise bugün bir öğretmenin, bir memurun, bir hizmetlinin bir çalışanın aldığı ücret ne yazık ki asgari ücretin çok az üzerindedir. Biz Eğitim-İş Sendikası olarak konfederasyonumuzla beraber sahada her türlü demokratik ve meşru mücadelemizi uygulayacağız” dedi.
“SAĞLIK EMEKÇİLERİ TABAN AYLIĞINDA KALICI BİR İYİLEŞTİRME İSTİYOR”
Genel Sağlık-İş Sendikası Başkanı Zekiye Bacaksız ise yaptığı konuşmada sağlık emekçilerinin ekonomik olarak hak ettikleri düzeyde olmadıklarını ifade etti. Sağlık emekçilerinin nitelikli ucuz iş gücüne dönüştüğünü söyleyen Bacaksız; “Bugün göreve yeni başlayan hekim arkadaşımız 3 bin 800 lira maaş alıyor. Yeni başlayan hemşire arkadaşımız da 2 bin 680 liradan başlayan maaşlar alıyor. Döner sermaye performansının adı var ama içi boş. Pandemide bunu en üstten vereceğiz dediler ama Kasım’da pandemi kliniklerinde çalışanlara dahi ödemeleri yapılmamış durumda. Bütün ödemeler döner sermaye üzerinden oluyor, personel alımları sözleşmeli yapılıyor. Bugün sağlık emekçilerinin hepsi taban aylığında kalıcı bir iyileştirme istiyor. Hepsi yoksulluk sınırının üzerinde, mesleki riskleri ve iş yükleri göz önüne alınarak artış talep ediyor” cümlelerini kaydetti.